11 Mayıs 2016 Çarşamba

anne

Hani hayallerin vardı; bizlerle paylaştığın pamuk şekeri tadında… Hep mutluluğu, güzelliği hayal ettiğin o anlar, o akşamlar, o günler… Sen öğretmiştin bize zorluklara göğüs germeyi, hayatla mücadele etmeyi. Sen öğretmiştin iyiyi, kötüyü. Sen öğretmiştin doğruyu yanlışı. Sen öğretmiştin sevgiyi, merhameti, insanlığı… Sen bizim ilk öğretmenimiz, sen bizim ilk dersimizdin.


Sen hiç yorulmaz, sen hiç usanmaz, sen hiç bıkmaz mıydın? Senin ne gecen vardı ne gündüzün… Birimiz ağlasak birimize koşar. Birimiz acıksak birimize yemek yetiştirir. Birimiz düşsek birimizi kaldırmaya koşardın. Biz sana yeri geldi Aşçı dedik. Yeri geldi Doktor dedik. Yeri geldi Hızır dedik. Biz sen ne olursan ol, sana hep ANNE dedik.

Bize o güzel hikâyelerinden anlatırdın her gece bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan. Sonra başlardın bizlerin kocaman çocuklar olup, okula gideceğimiz o günleri hayal ederdin. Sonra devam eder, üniversiteyi bitireceğimiz o günlere kadar gelirdin. Yine devam ederdin, askere gideceğimiz o günleri düşünürdün. Sonra bizi iş güç sahibi yapar, çoluk çocuğa katardın. Torunlarını seveceğin, gelinlerinle damadınla geçireceğin günlerin hayali ile devam eder giderdin.

Bak oldu mu şimdi?

Bizler senin hayallerine çok yakınız. Ama sen bir anda çekip gittin aramızdan. Hem de bir daha dönmemek üzere. Birlikte kurmuştuk hayalleri, birlikte yaşayacaktık pamuk şekeri tadında hayatı… Sen yine devam edecektin, bizim Öğretmenimiz, Doktorumuz, Aşçımız…  Olmaya. Böyle mi anlaşmıştık, böyle mi konuşmuştuk seninle biz…

Hiç düşünmemiştik beyaz mermerli bir evinin olacağını. Şimdi sen o soğuk mermer evinde, bizler burada rahat evlerimizde. Oldu mu böyle ayrı gayrı? Hani hep birlikteydik. Hani hep birlikte gerçekleştirecektik hayallerimizi… Biz seni hep böyle soğuk beyaz mermerler de mi hatırlayacağız. Biz seni hep soğuk mermer evinde mi ziyaret edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder