27 Aralık 2016 Salı

SEN KENDİNİN DEĞERİNİ BİLMEZSEN KİMSE SENİN DEĞERİNİ BİLMEZ :)

Mutlaka ve mutlaka hepimiz iyi olarak doğarız  ve hayatımızın yapı ve temel taşı çoçukluğumuzdur. Ve insanın kişiliği 7 yaşına kadar oluştuğuna göre aile burda çok önemli dir o yüzdendir 7 sinde neyse 70 inde de odur diye ... anne, baba olmak, eş olmak, çalışmak  hatta dede veya büyük anne olmak gibi bir çok sorumluluklarımız var ve genelde durup düşününce hayatımızı başka insanlara adamışızdır bu çoçuklarımız işimizi eşimiz olabilir.... evet ay başı geldi alışverişe çıktık önce çocuğa bişeyler alırız öncelikler hep başkasıdır duygusal manada bu doğru olabilir ancak kendimizi ödüllendirmemiz kendimize de kıyafet canta ne biliyim kuafor vb. şeylerle ödüllendirmeliyiz bütün her şeyi biz düşünemeyiz. Önce kendimizi seveceğiz önce kendimizi mutlu edeceğiz ki etrafımıza enerji güler yüz mutluluk verebilelim  :) hep bu örnek verilir uçaklarda önce solunum cihazını kendinize sonra çoçuğunuza takın siz ölürseniz çoçuğunuzu kim kurtarcak :) ???? sizin kendinize ne kadar faydanız vara topluma ve ailesinize sevdiklerinize o kadar fayadanız vardır en azından zararınız yoktur :) çözüm üretmiyorsanız sorun da yaratmayın :)  atalarımız ne demiş kendisine faydası olmayanın kimseye faydası olmaz olamaz :) :) kendimden ödün vermemeyi kendimi de ödüllendirmeyi öğrendim :) :)

7 Kasım 2016 Pazartesi

çoçuklarla etkinlik yapmak

Çocuklarla vakit geçirmek sadece  özellikle parka gitmek oynamak sinemaya gitmek değildir bunlar güzel şeylerdir ancak evdeki koşuşturmamızda da onlarla vakit geçirebiliriz. bahçede işimiz varsa onla bahçede beraber fidan dikebiliriz. mutfakta birlikte çorba yapabiliriz özgüveni gelişir ve adam yerine konulmuş değer görmüş olur :) :)

2 yaşından sonra çoçuklara uyurken kitap okuyun .......

Merhabalar 31.10.2014 ve kızım 2 yaşında  yaptığım araştırmalara göre size yazmak istedim ne demişler bilgiler paylaştıkça çoğalır. Kitap okumayı çok severim ki kızım da benden görerek okusun ve sevsin isterim kitapları. kitap aldım bi tanede halası almış her akşam sırayla babası ve ben uyumadan hikaye kitabı okuycaz ona karekter geliştirici dürüstlük. tutarlılık vb bir varmış bir yokmuş tarzı şeylerin pek taraftarı değilim. uyku öncesi kitab okumak biz yetişkinler için de çok iyi olduğu gibi çoçuğun bilinç altına yerleşiyor bilgi birikimi ve zeka gelişimine fayda sağlıyor manevi olarak da anne ya da babanın sesiyle uyuyor .) :) sevgiyle saygıyla ve bilgiyle büyüyorlar bu çok güzel :) :) :)

19 Haziran 2016 Pazar

BİRAZ ARADAN SONRA DÖNÜŞ

uzun zamandır kopuk kaldım sizlerden çünkü işten ayrıldım başka bir otele önbüro müdürü olarak başladım inşallah başarılı olurum herkese tatile bekliyorum www.seastarhotel.com alanya
:)

3 Haziran 2016 Cuma

Önce insan. İyi insan olmak 😊

öyle iyi anladım ki;
MAĞRİFET ,ne düşüncelerine kendimizi yakın gördüğümüz herhangi bir siyasi partiye mensup olmakta, ne çok sevdiğimiz bir futbol takımının taraftarı olmakta,ne okur yazarlıkta ne de kalem tutmasını bile bilmemekte...ne de inancı taşıdığımız dinimizde müslüman olmakta....MAĞRİFET iyi insan olmak ta !!
çünkü hayatta önemli olan sadece iki grub var:iyi ve kötü insan...insanları birbirine kırdıran,yeryüzünde düşmanlığı,anarşiyi yayan,masumları katleden,çevreye zarar veren,kısace yaşanılan her türlü olumsuz şeylerin sorumlusu sadece tek kişi;KÖTÜ NİYETLİ İNSAN...
Düzen bu iki insan üzerine kurulu;bence insanları ırkına,dinine,rengine,görüntüsüne,sosyal sınıfına,tuttuğu takıma,ya da savunduğu görüşe ve de yaşama şekline göre sınıflandırma yapılacağına ve sonra bunların arkasına sığınacalığına İYİ ve KÖTÜ oluşumuna göre değerlendirme yapılsın ve önce her sepette illaki olan çürük zihniyetler ayıklansın !!!

2 Haziran 2016 Perşembe

Uyum toplum bizde durum tam tersi 😊

KEŞKE BİZ DE BÖYLE EĞİTEBİLSEK…

Aşağıdaki gerçek öykü, çocuğun aile ortamının ve okuldaki ilk eğitim deneyimlerinin onu ne kadar derinden etkilediğini gösteriyor. Bunu anlatan arkadaşımın adı bende saklı; kendisi çok tanınmış biri olduğu için şöhreti öykünün önüne geçip esas mesajı gölgelemesin diye ismini vermeden öyküyü paylaşıyorum.

“2006 yılında Kanada Büyükelçiliği’nde görevli diplomat olan yeğenimin trafik kazası yaptığını hastaneye yatırıldığını ve durumun da birazcık ağır olduğunun öğrendim. Yaptığım muhabereden de sıhhatli bilgi alamıyordum sanki kaza dışında başka olaylar da vardı. Ondan dolayı Kanada’ya gittim Kanada’ya gittikten sonra kendisi hastanede yatan yeğenimin işlerini takip etmek aynı zamanda orada ailenin diğer sorununu halletmek dolayısıyla on güne yakın kaldım. Bu süre içerisinde yeğenimin, 6 yaşlarında olan, Kanada’da ilkokulda okuyan oğlu bana rehberlik yapıyordu. Onun bilgisiyle çevreyi tanımaya, evin ihtiyaçlarını gidermeye, hastaneye giderek hem yeğenimin durumu hakkında bilgi almaya hem de onu ziyaret etmeye çalışıyordum.

Yeğenimin bana rehberlik eden küçük oğlu evin yakınında bulunan alış veriş merkezinde ihtiyaç gidermeye, alış veriş yapmaya giderken her seferinde beni trafik işaretlerinin olduğu, trafik lambasının, yaya geçidinin olduğu yerden geçiriyordu. Oraları geçmek için oldukça uzun bir yol yürüyorduk hâlbuki daha kısa mesafeden dümdüz gitsek hemen alış veriş merkezine gitme imkânımız vardı. Mahallede bütün evler bahçeli ve tek katlı olduğu için ve kenar semt olduğundan hiç trafik de yoktu ve buna rağmen o bütün kurallara uyarak beni dolaştırıp, yaya geçitlerinin, trafik ışıklarının olduğu yerlerde beni dolaştırmak suretiyle yolumuzu en az iki kat uzatıyordu. Birkaç defa gidip geldiğimden yolun kısasını öğrendim. O kısa yoldan gitmek istediğimde o ısrar ediyordu, hayır diyordu, gitmiyordu, mecbur sizi peşinden sürüklüyordu.

Semti bilmediğim için o rehberim oluyordu. Ben öğrendikten sonra da bu sefer kendi beni bırakmıyordu illa buradan gideceksin diye. Onu yanımda mecburen götürüyordum çünkü ben hiç İngilizce bilmiyordum o biraz İngilizce bildiği için onun dilinden faydalanıyordum.

O, bütün trafik kurallarına bütün yaya kurallarına harfiyen uyuyordu. Yine araçla hastaneye gittiğimizde ilk gittiğim zaman aracı hastanenin park yerine park ettim. Orada park metreye çok ciddi para verdik. Kanada dolarıyla beş altı dolar civarında para vermiştim. Hâlbuki hastane birkaç yüz dönüm bir yeşil saha içerisine kurulmuş, etrafı bomboş bir yerdi ve o park yeri dışında da binlerce aracı park edecek yer müsaitti. İkinci gittiğimde boş yere para vermemek adına aracı o park yerinin dışında bir yere park etmek istedim. O küçük çocuk bana dedi ki hayır amca, bu aracı park yerine park edeceksin. Dedim ki hayır park etmek istemiyorum. Boşu boşuna bir sürü para veriyorum. Israr etti, hayır, park yerine park etmen gerekiyor, diye beni zorladı. Ben, burası daha uygun diye söyleyince bu sefer de araçtan inmedi. Bu aracı yerine park etmezsen ben inmem, dedi. Ve ben mecbur kaldım park ettim.

Çocukla yolculuk ederken araca her bindiğimizde o, kendisi, aracın arka kısmında kendisine ait olan yere oturuyordu ve kemerini bağlamamı istiyordu. Onun kemerini bağlıyordum. Öne oturmuyordu. Hâlbuki Türkiye’de bizim küçük çocuklarımız, aracın hemen önüne atlarlar, hatta büyük bir kısmı sizinle birlikte direksiyonu kullanmaya, kucağınıza gelmeye kalkarlar.  O, doğrudan arkaya oturuyordu. Benim ışıklarda durmam gerektiğini, dönerken arkaya bakmam gerektiğini, trafiğin hiç olmadığı yerlerde boşu boşuna kırmızı ışığı beklemeyip geçmeye kalktığımda, trafik kurallarına uymamı ısrarla istiyordu.

Çok enteresan, sokakta kurallara bu kadar uyan, beni de kurallara uymam için zorlayan bu küçük çocuk, evde böyle davranmıyordu. Ben televizyonda haber kanalı seyretmek istediğimde o kendine çizgi film açıyordu. Ben televizyonun sesini kıs, sesi çok açık dediğimde o süratle sesi açıp büyük bir gürültü çıkararak diğer insanları, küçük kardeşini rahatsız ediyordu. Dışarıda bütün kurallara uyan çocuk evde kurallara uymayan birine dönüşüyordu.

 Sonra, yeğenimin yaptığı trafik kazası dolayısıyla artık oradaki görevini bırakıp Türkiye’ye tamamıyla dönmesi gerekti. Çocuğun da okuluyla ilişiğini kesip Türkiye’ye okula nakletmek için okula gittik. Okulda bir aile ortamı, bir ev ortamı gibi ders yaptıklarını, sınıfa girerken herkesin ayakkabılarını çıkarttığını, içerde herkesin oturarak, oynayarak çalıştığını gördüm. Merak ederek bu okulda ne anlatıldığını, nasıl anlatıldığını, hangi derslerin verildiğini sordum. Orada öğrencilere ilk bir iki yıl öğretim adına çok fazla bir şey verilmediğini ama sosyal yaşamda uyması gereken kuralların anlatıldığını, sokakta nasıl yürünür, otobüse nasıl binilir, trene nasıl binilir, metroya nasıl binilir, alış veriş nasıl yapılır, bununla ilgili bütün kuralların tatbiki olarak öğretildiğini, sokağa çıkarak tek tek öğrencilerin evlerine gidiş gelişte uymaları gereken kuralları, trafikte yaşarken uymaları gereken kuralların hepsinin anlatıldığını sonra tüm toplumsal yaşamda kullanılan hastane ne demek, belediye ne demek, polis ne demek, devlet ne demek, onların hepsinin fonksiyon ve görevlerinin ve onlarla ilgili irtibat ve ilişkilerinin nasıl olacağıyla ilgili kuraların anlatıldığı, öğrencinin sosyal yaşam içerisinde uyması gereken kuralların anlatılarak iz bırakıldığını gördüm.

Çocuğun beni alış veriş merkezine götürürken bütün trafik kurallarına uymasının aslında okulda öğretildiğini, okulda verilen değerler sisteminin parçası olduğunu, sayılamayacak kadar konunun orada tek tek öğretildiğini gördüm. Kendi ailesi içerisinde yaşamanın kuralları, sistemi okulda anlatılmadığı için çocuk sosyal sahada çok güzel yetiştirilmiş eğitilmiş bir kişi iken kendi evinin içerisinde kurallara uymayan biri oluyordu.

                Gerçek manada, batılı manada eğitimde çocuklara küçük yaşlardan itibaren kendi çevrelerinde uymaları gereken kuralların, tüm toplumun kuralını bozmamak adına yapması gereken işlerin anlatıldığını ve öğretildiğini gördüm. Ve dedim ki bu çocuk büyüdüğünde bulunduğu yerde süratli araç kullanmaz, kırmızı ışıkta geçmez, kimsenin hakkına tecavüz etmez, arabasının camını açıp yüksek sesle müzik dinleyerek, korna çalarak asla kimseyi rahatsız etmez. Kendisi ve çevresi için çok uygun, medeni bir kişi olur. Bu şekilde yetiştirilmiş bir neslin ise çok dirlik düzenlik içerisinde olacağı kanaatindeyim.

Demek ki toplumsal manadaki birçok kurala uyulması, toplumsal yaşamın daha düzenli olabilmesi için ilkokul seviyesinde belki daha öncesinde eğitimin uygulamalı olarak gösterilerek benimsetilmesi ve yaşatılması gerekiyor. Bu eğitim evdekilerle de bütünleştirildiği zaman daha huzurlu, daha medeni, hayatı birbiri için kolaylaştıran bir nesil yetiştirmek mümkün diye düşündüm.”

Öykü bitti. Bu öykü sizlere neler düşündürdü duymak istiyorum. Emek ve zamanınız için teşekkür ederim.

26 Mayıs 2016 Perşembe

Öfke nobeti ......

Anne baba olmak 😊ÖFKE NÖBETİNİ İDARE ETMEK...

Öfke nöbeti geçiren çocuğunuzu idare etmenin yolları...

Anne ve babalar, çocuk büyütürken bu tür davranışlarla sık sık karşılaşabiliyor.Çocukların ufak tefek “öfke nöbetleri” geçirmeleri normal. Anne ve babalar, çocuk büyütürken uü tür davranışlarla sık sık karşılaşabiliyor. Eğer durumla nasıl başa çıkacağınızı bilmiyorsanız, bağırıp tepinen çocuğunuzla uğraşmak korkutucu ve bezdirici olabilir. Çocuğunuzun neden böyle davrandığını anlamanız, durumu idare etmenizde size yardımcı olacaktır.

Öfke nöbetleri, çocuğun korku ya da öfke uyandıran bir durumla karşılaşması neticesinde, beynin aşırı derecede stress hormonu üretmesi nedeniyle ortaya çıkıyor. Çocuğun gelişmekte olan beyni bu kimyasalları dengeleyemeyince, bağırıp, kendini yerden yere atma ve tepinme gibi istenmeyen davranışlar ortaya çıkabiliyor.

Anne ve baba olarak sizin rolünüz, çocuğunuz bu içsel savaşı yaşarken onu sakinleştirmeye çalışmak olmalı.

Anlayış, anlayış, anlayış. Çocuklar duygularını denetlemeyi ve içgüdülerini kontrol etmeyi öğrenme aşamasındalar. Siz yorucu, uzun ve olumsuzluklarla dolu bir günün ardından duygusal olarak nasıl hissediyorsanız, onlarda öfke nöbetleri sırasında aynı duyguları yaşıyorlar. Bu duygu durumu içerisindeyken size nasıl davranılmasını istiyorsanız, onlara da öyle davranın.

Nefes almayı hatırlayın. Elinizi kalbinizin üzerine koyup, derin derin nefes alın. Bu size ve sizi gören çocuğunuzu sakinleştirmeye yardımcı olacaktır. Reaksiyon göstermeden once bunu bir kaç kez tekrarlayın.

Panik olmayın. Öfke nöbetleri özellikle dışarıda yaşanıyorsa utandırıcı olabilir. Etraftaki herkesi unutup, çocuğunuza odaklanın. Onu kontrol etmeye değil yatıştırmaya çalışın.

Göz kontağı kurun. Çocuğunuzun seviyesine eğilerek, göz göze gelmeye çalışın. Bu onunla kontak kurmanıza ve onun sakinleşmesine yardımcı olacaktır.

Çocuğunuza dokunun. Ona sarılın, kucağınıza alın ve sevginizi hissettirin. Bu onun yatışmasını sağlayacaktır.

Su. Çocuğunuza içmesi için su verin ya da banyo yaptırın. Çevrenin değişmesi onların duygularını daha çabuk kontrol etmelerine yardımcı olacaktır.

Dikkatini dağıtın. Komik bir şarkı söyleyin, eğlenceli bir hikaye anlatın ya da onların en sevdiği oyuncak hakkında konuşun. Dikkatlerini başka yöne çekmek, duygularını dengelemede onlara yardımcı olacaktır

İNİSİYATİF ALMAK (kendi kararlarımız) ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ

Çalışma hayatında hepimizin karşısına çıkar bir çok sorunlar .  Bir işe başladığımız zaman  o iş yerinden beklentimiz. Manevi olarak değer görmek (taktir edilme) çalışma saatleri çok yorucu olmamalı, hepimiz para için çalışıyoruz maaşı da iyi olmalı bizim vasıflarımıza göre ve piyasaya göre


motivasyon için ve kendimizi geliştirmek, yeni şeyler öğrenmek adına  eğitimler ve sosyal etkinlikler (  personel gecesi, ayın personeli için küçük hediyeler,) 



iş yerimizin güvenli olması da önemli bizim için her açıdan her an işten çıkarılma kaygımız ya da acaba buradan düşer miyim yada asansörün bakımı yapılıyor mu?  servis şoförü arabayı dikkatli kullanıyor mu? kaza yapacağız mı ?diye endişelerimiz  olmamalı 


inisiyatif almaya gelince bazı şeylerde biz personelinize inisiyatif vermezseniz verimli olamıyoruz maalesef sürekli  müdürüme sorup size döneyim demekten biz de eminim misafirler de memnun olmaz, bizlerde alışveriş ve herhangi bir iletişimde net ve hızlı cevap almak isteriz ayrıca inisiyatif vererek telefon trafiğini önleyerek zamandan ve telefon faturasından tasarruf etmiş oluruz. Bir saniyesi bile geri getirilemeyen tek şey zamandır. Kaliteli eleman size para ve zaman kazandırır. ucuz eleman size  para ve zaman daha çok şey kaybettirir. Personel haksızlığa uğramayı da hiç sevmez adillik ister artı maddi ve manevi yaptığı şeylerin karşılığını ve farkını görmek ister. İşletme  müşteri den önce personelini düşünmeli iyi personel iyi müşteri mutlu personel mutlu müşteri anlamına gelir.  işletmenin menfaatiyle personel menfaatiyle doğru orantılı olmalı 


selamlar 

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Önce kendini sev 😊😊😊😍

"Hayatta edindiği bütün rolleri düşündü. Şimdi hepsi dikenli teller gibi yüreğine batıyordu. Yaşamın günlük rollerinde çoğu kez kibar kelimelerle süslediği maskeler takıyor, maskesini çıkardığı zamanlarda yalnız kalmaktan ölesiye korkuyordu. Zihninde, duygulu bir geçmişin kırıntıları varken tüm ilişkilerini kendi kontrolünde yaşamayı seçtiğini hatırladı. Kendisini hatırlamaktan bile kaçınmıştı. Sanki düşecek olsa, kendisini paylaşabilecek kimsenin kalmayacağına inandırılmıştı. Fark ettiği bu gerçekle yüzleşirken kimsenin kendisini sevmesine izin vermediğini anladı. Mükemmellik içeren övgülerle üzerine iyice yapışan iltifatlardan tiksinmişti. Mayda bu rolü öyle benimsemişti ki! Kusurlu görünmediğinden emin olarak yaşamaya kendisini alıştırmıştı. Sevilmeyen bir kadın olma olasılığından korktuğu için de alışkanlıklarından kopamamıştı. Çünkü sevilmeme korkusu, duygularını aşağılara düşüren niteliksiz bir etki bırakıyordu. Diğer yandan onu seven, yücelten herkesten gizlenmiş, bir aile itibarı için çırpınıp durmuştu. Çünkü itibar, gerçeğin farkına vararak tehlikeye atılamayacak kadar değerliydi." / Diseksiyon

24 Mayıs 2016 Salı

SARIMSAK

gerçekten şifa kaynağı bir bitki kulaklarımda hep tıkanıklık ve duymama sorunu yaşıyordum. ofis arkadaşım sarımsak koy dedi bende bir akşam kulağıma göre iki parça sarımsağı koydum gerçekten faydası oldu şuan kulağım daha iyi bu akşam yine koyacağım  valla ne kadar mutlu oldum anlatamam .....
ayrıntılı bilgi için link :)
http://infethiye.net/turkish/notlar/sarimsak-ve-kullanimi.htm#sarimsagin-faydalari

23 Mayıs 2016 Pazartesi

ANNE BABA OLMAK ONUN ADIM ADIM BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖRMEK SAĞLIK HUZUR HER ŞEYİN BAŞI


ANNE BABA OLMAK :)
Fiziksel Gelişim:

Bu dönemde küçüğünüzün hareket yeteneklerini test edip geliştirmeye devam ettiğini göreceksiniz. Geri geri ya da yan yan yürüyüş denemelerinden, merdivenleri inip çıkmaya çalışmaktan, yerlerde yuvarlanmaktan hoşlanır. Özellikle 21. ayın sonlarına doğru, sürekli gelişen fiziksel kapasitesi çocuğunuzun gittikçe daha bağımsız ve kendine güvenen bir birey haline gelmesini sağlayacaktır.

Onu kendi kendine güç denemeleri yapmaya çalışırken görebilirsiniz; sandalyeleri kaldırmaya, masayı itmeye ya da beşiğinden tırmanıp dışarı çıkmaya çalışabilir. Bebeğiniz için evde aldığınız güvenlik önlemlerini bir kez daha gözden geçirmenizde fayda vardır.

Çocuğunuz uzunca bir süredir elleriyle çeşitli objeleri kavrama, sıkma ve geri bırakma egzersizleri yapmaktaydı. Bu aylardan itibaren bu çalışmalarının sonuçlarını farketmeye başlarsınız. Tek eliyle bir kap tutarken öbür eliyle küçük objeleri bu kaba doldurup sonra kabı boşaltabilir. Eline aldığı bir kalemle çizim denemeleri yapmaya başlayabilir. Sadece çok basit ve fazla başarılı olmayan birkaç çizgi ya da daire çizse bile, bu çocuğunuz için aslında büyük bir gelişimdir. Çünkü basit bir çizgiyi oluşturmak bile çocuğunuzun kalemi kavrama ve tutma, el-göz koordinasyonunu kurma ve hayalgücünü kullanma yeteneklerini geliştirdiğinin bir göstergesidir.

Bu dönemde çocuklar yetişkinleri taklit etme eğiliminde oldukları için, büyük ihtimalle küçüğünüz ev içinde yaptığınız bütün aktiviteleri gözlemleyip, bu aktivitelere dahil olmak isteyecektir (Sizinle birlikte yatakları düzeltmek, elektrik süpürgesini kullanmak, çamaşırları makineye doldurmak, bulaşık makinesini boşaltmak gibi). Bu işleri şu an tek başına yapabilecek kapasitede değilse bile, sizi gözlemleyerek edindiği bilgileri ileride kullanmak üzere hafızasına kaydetmektedir. Böyle durumlarda onu, yapmakta zorlanmayacağı ufak tefek işlerle görevlendirebilirsiniz. Örneğin oyuncaklarını oyuncak kutusuna doldurmasını ya da kitapları raflara yerleştirmede size yardımcı olmasını isteyebilirsiniz.

Artık çocuğunuzun çiğneme yeteneği gelişmiş olsa bile, yine de yiyecekleri ona küçük lokmalar halinde vermeniz daha uygun olur. 20 aylık bir çocuk kaşık çatal tutarak kendi kendisini besleyebilir ancak çoğu elleriyle yemeyi tercih edecektir; bu şekilde işlerinin kolaylaştığının farkındadırlar.

Algısal ve Sosyal Gelişim:

Huysuzluk nöbetleri artarak devam edebilir.
Bu dönemde çocuğunuz hoşnutsuzluğunu, kızgınlığını ya da üzüntüsünü etrafındaki insanlara vurmak, bağırmak, tekme atmak gibi agresif davranışlarla dışa vurabilir. Özellikle yaşıtlarıyla biraradayken gözünüzü çocuğunuzdan ayırmayın.

Diğer çocuklara karşı saldırgan ve agresif davranışlar sergilemeye başladığı anda yanına gidip ona bu yaptığının doğru olmadığını anlatmaya çalışın; gerekiyorsa bir süre için onu bulunduğu ortamdan uzaklaştırın. Çocuğunuzun agresif ve saldırgan davranışlarına, ona ders vermek amacıyla bile olsa, aynı sertlikte karşılık vermeyin. Bu, çocuğunuzun, saldırgan ve agresif davranışların normal olduğuna inanmasından başka bir işe yaramayacaktır.

Pozitif Disiplin Yöntemleri:

Çocuğunuzu disipline etmek her zaman için onu cezalandırmak anlamına gelmez; en güzel disiplin yöntemi yanlışlarından yola çıkarak ona doğruları öğretmeye çalışmaktır. Müdahale etmenizi gerektirecek yanlış bir davranışıyla karşılaştığınızda hemen onu azarlama ya da cezalandırma yoluna gitmeyin. Bunun yerine, bu yanlış davranışından faydalanarak ona doğrusunu nasıl öğretebileceğinizi düşünün. Bu her zaman kolay bir durum olmayabilir; özellikle kızgın olduğunuz durumlarda çocuğunuzun hatalarına sabırla ve olumlu bir tutumla yaklaşmak zor olabilir ancak biraz sabır ve anlayış sonucunda çocuğunuzun size ve diğer insanlara karşı daha saygılı, daha sağlıklı iletişim kurabilen bir birey olarak yetişmeye başladığını göreceksiniz.

Uygulayabileceğiniz bazı pozitif yaklaşım yöntemleri:

• Çocuklar yetişkinleri gözlemleyip taklit eder. Bu yüzden eğer siz olumlu davranışlar gösterirseniz çocuğunuz da sizi örnek alacaktır. Onun “Lütfen”, “Teşekkür ederim” gibi sözcükleri kullanmasını istiyorsanız, öncelikle siz ona ve çevrenizdeki diğer insanlara karşı sık sık bu kelimeleri söyleyin.
• Çocuğunuz, onu azarladığınız ya da bağırıp çağırdığınız zamanlardan çok onunla sakin, saygılı bir tutumla konuştuğunuz zaman sizi dinlemeye eğilimlidir. Bu yüzden yanlış bir davranışı düzeltmeye çalışırken azarlamak ya da bağırmak yerine, sakin bir şekilde ve onunla göz kontağı kurarak doğruları ona anlatmaya çalışın.
• Olumsuz cümlelerden çok olumlu emir cümleleri kurmaya dikkat edin. Örneğin “Kediye vurma!” uyarısı yerine “Kediyi yavaşça okşa” diyerek ona kediyi nasıl sevmesi gerektiğini gösterebilirsiniz.
• Her zaman için olumlu davranışlarını takdir ettiğinizi belli edin ve bu tür davranışlarını sözlerinizle ve tavırlarınızla ödüllendirin.
Artık sizden uzaktayken, diğer insanların yanında daha rahat ve güvenli bir tutum sergilediğini, eskisi gibi ürküp ağlamadığını farkedebilirsiniz. Ayrıca yavaş yavaş diğer insanlarla ya da yaşıtlarıyla kendi eşyalarını (örneğin oyuncaklarını) paylaşma eğilimi başlayabilir. Etrafında başka insanların da olduğu, tüm evrenin sadece kendi varlığı üzerine kurulu olmadığı bilinci gelişmeye başlar.
Bu dönemde çocuğunuzda ısırma huyu başgösterebilir. Buna çok çeşitli faktörler sebep olabilir; gerçek sebebi anlamanız onu bu huydan vazgeçirmede önemli kolaylık sağlar. Bazı çocuklar sırf arkadaşını ısırdığında ne olacağını merak ettiği için bunu dener; bazıları kızgın, mutsuz olduklarında ya da ilgi çekmek istediklerinde duygularını bu şekilde dışa vurur; diş çıkaran çocuklar ise dişetlerindeki baskı ve kaşınma yüzünden ısırma eğiliminde olabilirler.

Oyun:

İçinde sürpriz barındıran her türlü oyun ve oyuncak (kutudan çıkan kuklalar, saklambaç oyunları gibi) bu dönemdeki çocukların hoşuna gidecektir. Ayrıca şu ana dek etrafında gördüğü ve ilgi göstermediği pek çok nesne ya da olay birdenbire onun için büyük bir yenilik, eğlenceli bir oyun aracı haline gelebilir. Plastik toplar, oyuncak arabalar, içi doldurulmuş bez hayvanlar ve bebekler, oyuncak müzik aletleri çocuğunuz en sevdiği oyuncakları arasında yer alacaktır. Ayrıca bu dönemLerde çocuğunuz kumda oyun oynamayı ya da toprağı kazmayı; salıncakta sallanmayı da sevecektir. Müzik ya da alkış sesi duyduğunda dansa benzer figürler yapmaya başlayabilir.

Eskiden çocuğunuzun oyunlarını hep siz yönetir, sürekli yanında olup tüm oyunlarına aktif olarak katılırdınız. Artık zaman zaman onun tekbaşına oyun oynaması için geri planda kalmayı deneyin, çouğunuzun kendini bir süre boyunca oyalayıp tekbaşına oyun oynayabildiğini farkedeceksiniz.

Aşılar:

Bebeğinizin 2 yaşına kadar olan tüm aşılarını tamamladıysanız, bundan sonraki ilk aşısı 4-6 yaş arasında olacaktır. 4-6 yaş arasında tekrarlanması gereken aşılar, Difteri-Tetanoz-Boğmaca-Çocuk Felci 4lü karma aşısı ve Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak aşısıdır.

Y AVUKAT ÇOK BU DÜNYADA SİZCE ???*

ANGİ AVUKATI SEÇERDİNİZ?
D ve Y adında iki avukat düşünün.
D, bir dava aldığı zaman müvekkilinin haklarının adil bir şekilde korunması gerektiğine inanıyor. Müvekkilini delillerin ve yasaların sınırları içinde en iyi şekilde temsil ederek adaletin tecelli etmesine yardımcı olmayı hedefliyor. “Benim için önemli olan müvekkilinin haklarının adil bir şekilde korunması ve bu haklara kavuşmasının teminidir. Yasaların temelindeki hakkaniyet, eşitlik ve tarafsız olma değerlerine inanır ve tüm dava boyunca mutlaka bunlara uymaya özen gösteririm. Yasaların adalete hizmet etmesi için var olduğuna inanırım ve sadece bu amaçla ve bu yolda hizmet veririm.”
Y ise, bir dava aldığı zaman yalnızca müvekkilinin davayı kazanmasını hedeflemektedir. “Ben müvekkilime bir hizmet veriyorum; bu hizmetin karşılığında bir ücret alıyorum. Bu ücreti hak etmem için müvekkilimin bu davayı kazanması için elimden gelen her şeyi yapmalıyım. Yasalar çerçevesinde yapabileceğim her şeyi yaparak, bu davayı müvekkilime kazandırmak ve bana verilen parayı hak etmek benim amacım olmalı. Karşı tarafın haklı olduğunu bilsem dahi, müvekkilim haklı imiş gibi, yasaların bana hak tanıdığı bütün olanakları kullanır, gerekirse karşı tarafın zaafından yararlanır, davayı müvekkilim lehine kazanmak için çalışırım. Yasaların temelindeki hakkaniyet, eşitlik ve tarafsız olma değerlerini korumak benim görevim değil; adaletin tecellisi savcı ve yargıcın görevi olmalı, benim değil.”
Avukat D, sadece yasaları değil, değerleri yaşatmaya da büyük özen göstermektedir. Avukat Y, değerleri yaşatmayı kendi görevi olarak görmemekte, sadece müvekkilinin davayı kazanmasını önemsemektedir.
Hangi avukatı seçerdiniz? Niçin?
Emek ve zamanınız için teşekkür ederim.

22 Mayıs 2016 Pazar

Hayattt

;) En güçlü kişilerin genellikle en hassas olanlar olduğunu biliyor muydunuz? En fazla nezaket gösterenlerin, aslında kaba davranışlara maruz kaldığını? Sürekli başkalarıyla ilgilenenlerin aslında ilgiye en çok ihtiyaç duyanlar olduklarını? Söylemesi en zor üç sözün “Seni seviyorum!” “Özür dilerim!” ve “Bana yardım et!” olduğunu? Biliyor muydunuz? Bazen birinin mutlu görünmesi mutlu olduğu anlamına gelmez; yüzündeki o gülümsemenin ardına bakarsanız, belki aslında ne kadar acı çektiğini görebilirsiniz.
Şu anda sorunlar yaşayan bütün dostlara… Bir iyi niyet çığı başlatalım. Hepimizin şu anda olumlu duygulara ve iyi niyetlere ihtiyacımız var. Adınızı görmezsem anlarım, ancak dostlarımdan, nerede olursanız olun, bu yazıyı kopyalayıp duvarınıza yapıştırmanızı istiyorum; sadece aile sorunları, sağlık sıkıntıları, iş dertleri, o ya da bu konuda endişeleri olan ve sadece birinin umursadığını bilmeye ihtiyaç duyanlara bir anlık moral desteği vermek için. Bunu hepimiz için yapalım, çünkü kimse sorunlardan bağımsız değildir. Umarım bu yazıyı bütün dostlarımın duvarında görürüm. Bazılarının duvarlarında göreceğimi biliyorum!!! Ben bir dostum için yaptım ve siz de yapabilirsiniz. Ama paylaşmak yok; kopyalayıp yapıştıracaksınız, çünkü nezaket kalpten gelen bir çabadır, bir düğmeye basmak değil..."Gülümsemenin" parasal değeri yoktur. Satın alınmaz, ödünçte verilmez, dilenilmez, çalınmaz ama verilmedikçe hiç "alınmaz"..! :)  :) :)ll

Ah yalan dunya huzurun varsa yaşarsin 😊

Hayattaki duruşunuza dikkat edin

Çok havaya girmeden yaşayın..

Unutmayın ki hayatınız; yediğiniz bir bezelyeli yemekte ki küçücük bir bezelyenin nefes borunuza kaçması ile balon gibi sönecek kadar basittir.

Veya içtiğiniz suyun nefes borunuza kaçmasıyla veya aniden bir kalp krizi ile birkaç saniyede hayatınızın bitmesi bu kadar basit…

Unutmayalım ki bedenle ruh birbirine pamuk ipliği ile bağlıdır kopması çok kolay ve an meselesidir
Mal ve mülke çok güvenmeyin, makam ve mevkiye fazla güvenmeyin, böbürlenerek yürümeyin, koca koca balonları basit bir iğnenin söndürdüğünü unutmayın

Aslında hiç kimsenin hiç bir şeyi yok bu dünyada
Bana inanmıyorsanız mezardaki babanıza sorun bir şey götürebilmiş mi?

Ve dünyada biriktirdiği şeylerin ona faydası olmuş mu?

Bize ait olduğunu sandığımız
Hiç bir şey bizim değildir…
Ne doğurduğunuz evlatlar, ne elde ettiğiniz makamlar, ne de biriktirdiğiniz mal ve mülkler…

Nedir bu büyüklenmeler, kocaman kocaman sahiplenmeler…
Hepimiz sadece bizim sandığımız şeylerin emanetçileriyiz…
Asıl olan emaneti insanlar adına, insanlık için düzgünce kullanabilmek…

Yunus Emre ne güzel söylemiş:
MAL SAHİBİ MÜLK SAHİBİ HANİ BUNUN İLK SAHİBİ
MALDA YALAN MÜLKTE YALAN VAR GEL SENDE BİRAZ OYALAN.

17 Mayıs 2016 Salı

OYA AYDOĞAN MEKANIN ÇENNET OLSUN

EN BÜYÜK SERVETİMİZ SAĞLIK :) Oya Aydoğan'a Allah'tan rahmet diliyoruz Halkımızı şu konuda bilgilendirelim yediğiniz herhangi birşey boğazınıza takıldı diye aort damarınız herhangi bir damarınız patlamaz! Medyayı doğru sağlık haberi yapmaya davet ediyoruz! Uzmanlardan görüş alınız lütfen.
Aort damarı yırtılması nadir görülen bir olay olsa da ıkınma, öksürme sonucunda yaşanabiliyor. Kalp ve damar cerrahı Prof. Dr. Ahmet Akgül aort damarı neden yırtılır, aort damarı yırtılmasının belirtileri nelerdir açıkladı.
İşte aort damarının yırtılma nedenleri;
Öncelikle yemek yerken soluk borusu veya yemek borusuna takılan yiyecekler çıkarılması esnasında sağlıklı bir bireyin damarlarında yırtılma olmaz. Vücudun damar sistemi sağlıklı ise refleks hareketlerinden yani öksürme, hapşırma, ıkınma... gibi göğüs içindeki basınç artışlarından etkilenmez. Fakat kalpten çıkan ana damar olan aort damarında daha önce oluşan yıpranma, balonlaşma, duvarlarında harabiyet varsa bu tip refleks hareketlerinde bile yırtılma riski olabilir. Aort damarını bu tip riske hazırlayan en büyük etken kontrol altına alınamamış tansiyon yüksekliğidir. Hipertansiyon zamanla aort damarının duvarını yıpratır ve balonlaşmaya, kireçlenmeye veya diseksiyon denen içten yırtılmaya yol açar. İşte bu durumda basit bir öksürme bile damardaki hasarı artırıp yırtılmaya yol açabilir. SAĞLIK SAĞLIK

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Anne baba olmak

Harcanan birçok çocuğu gördükçe sırf çocuk sahibi olmak için anne & baba olanlardan tiksiniyorum. Onlar farkında değiller ki; anne & baba olmak bir lütuf değil; görevdir. Gerçek bir anne baba olabilmek için aklıma gelenleri kısaca yazacağım;

* Öncelikle yaşım geldi evleneyim demeyip, gerçekten çok aşık olarak evlenmeli ve aile kurmalısın. Çünkü bir adamın çocukları icin yapabileceği en iyi şey annelerini sevmektir. Annelerinin de babalarını tabiki.

* Çocuğun dara düştüğünde; önce ona kendisi kalkması için fırsat tanımalısın. Kalkamadı mı? Bir atmaca gibi yanında bitmeli, MADDİ ve MANEVİ her türlü imkanı ona verebilmelisin. Evladın büyüyünce de bu kural değişmemeli. Unutma! Sen onun annesi & babasısın. Ona her daim bakmak senin sorumluluğun!

* Ona her türlü olanağı sağlamak için gece gündüz çalışmalısın gerekirse. Hastalanırsa en iyi doktorlara götürebil, yetenekleri için kurslara gönderebil, eğitimi için en iyi okulları seçebil, ileride evini kurarken yanında sağlam durabil vs vs diye !

* Eşinle kavga etsen bile çocukların görmemeli, o saygıyı asla bozmamalısın. Babasının annesine bağırdığını gören bir oğlan çocuğunun kafasındaki kadın profili ona göre şekillenecektir çünkü. Örnekleri türetmek mümkün.

* Gerekirse çocuğunu biraz şımartmalısın. Gerçek dünyaya girince yeterince zorlanacak olan evladına, sevgi eksikliği hissettirmemelisin.

* Çocuklarına kendi kendine yetmeyi öğretmelisin; öte yandan gözünü dört açıp yeteneklerini fark etmeli, bu yeteneği geliştirmesi için her türlü desteği sağlamalısın. Sırf annesinin babasının kursa gönderecek parası yok diye, o çocuk 'milli sporcu olma' hayallerini ertelememeli!

* Çocuğunun başarısızlığını da en az başarısı kadar sahiplenmelisin.

* Ona asla vurmamalısın. Dayak cahilliktir.

* Mesleğini, geleceğini ve kararlarını seçerken yönlendirmeli fakat en son kararı hep ona bırakmalısın. Olmayan hayallerini ona dikta etmemelisin. Doktor, mühendis gibi sana hava atmanı sağlayacak meslekleri olsun diye onu yarış atı gibi koşturmamalısın. Çocuğunun sevdiği mesleğe saygı duymalısın.

* Sen onun ilk öğretmenisin, bu yüzden eğitim düzeyin iyi bir çocuk yetiştirmeye müsait olmalı. Cahil kalmış bir anne baba çocuğuna yarar değil, zarar verir. Okumalısın!

Çok daha fazlası var elbette, lakin bunlar başlıcaları. Bunları veremiyorsan çocuk sahibi olmamalısın arkadaş! Olmamalısın!

Sevgiler 😊☺

14 Mayıs 2016 Cumartesi

eğitim

Eğitimin temel amaçlarından birisi, öğrencinin yeteneklerini, kim olduğunu tamı tamına söylemek olmalıdır. Eğitim, sen busun, diyebilmeli. Bir insanın yeteneklerini keşfedeceksin ve yeteneklerinin limitine kadar götüreceksin.
Benim doğup büyüdüğüm Akçapınar köyünden bir kızımız var, şimdi yüksek lisans yapıyor. Diyor ki, "Ahmet amca, yüksek lisans yaptığımı amcama bile söyleyemiyorum. 'Yeter artık! Niye hala okuyorsun, nedir bu?' diyecekler. Ben yüksek lisans yapmak istiyorum, herkes, 'Hayır lüzumu yok,' diyor." Halbuki bu kızımıza, "Aferin, bizim de bir yardımımız olursa yardım edelim; gidebildiğin yere kadar git," denmesi lazım. ya sizce ?

13 Mayıs 2016 Cuma

BÜYÜMEK YETİŞKİN OLMAK YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :) :)

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :) BİLGİLER PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR :)

ÇOCUĞUM GERÇEKTEN BÜYÜDÜ MÜ?
NASIL ANLARIM?
Anneler ve babalar, çoğunlukla çocuklarının gelişip büyüyerek olgun bir yetişkin olmasını istediklerini söylerler. O zaman akla gelen soru şu: yetişkin olmak ne demek?
Yetişkin olmanın hukuki tanımları vardır: örneğin, alkol almak ve toplum içinde alkol tüketebilmek yaşı yasal olarak tanımlanmıştır. Bu yaş ABD için 21, Avrupa ülkeleri ve Türkiye için 18’dir. Ülkemizde ana babanın izni olmadan evlenme, ehliyet alabilme, askere gitme yaşı, kabaca “reşit olma yaşı” olarak 18 yaş kabul edilmiştir.
Ama psikolojik olarak gerçekten ‘reşit olmak,’ yetişkin olmak ne demektir? Bir insanın gerçekten bir yetişkin olduğunu nasıl anlarsınız?
Sadece yaşa bakarak değil, daha başka ölçütlere bakarak çocuğunuzun bir yetişkin olup olmadığına karar vermek isterseniz, hangi ölçütlere bakarsınız?
Çocuğunuzun
- düşünce,
- duygu,
- karar verme ve
- davranmasında
ne gibi özellikler onun gerçekten yetişkin biri olduğunu size gösterir?

12 Mayıs 2016 Perşembe

Hiss

Sıradan insanlar, özellikle de gençler mutluluğun gerçekte içsel bir mesele olduğunun farkında değiller.
Mutluluk sadece bu anın isteyerek gerçekleştirilen seçimidir ve zaman içinde olamaz, başka bir kişi ile birlikte yaratılamaz. Bu imkansızdır. Sadece sen, zamanın yokluğunda, tam bu ana, öze dönerek, birliğine yeniden kavuşarak mutlu olabilirsin!.

Stefano D'Anna🌹

11 Mayıs 2016 Çarşamba

BARDAĞIN DOLU TARAFINDAN BAKIN

Gülümseyin hafif makyaj yapın, Saçlarınızın rengini ya da şeklini sizde hayata değişik yada pozitif baktığınızı göreceksiniz görmediğiniz gitmediğiniz yerlere gidin imkanlar dahilinde her hafta en sevdiğiniz aynı yere kahvaltıya gitmek yerine  biraz uzak bir kasabada salaş bir yerde gözleme yiyin.... hayatı sevin  gülümseyin 



Hayat her zaman istediğiniz gibi gitmez. Siz planlar yaparsınız, hayaller kurarsınız, kurduğunuz hayallere göre hayatınıza yön vermeye çalışırsınız ama hayatın genelde sizin için bundan çok başka planları vardır.
Ama canınızı sıkmayın. Hesapta olmayan olaylara, hayatın bize sunmadığı mükemmel fırsatlara rağmen yaşamaya devam ediyoruz ve bir şekilde bunun en iyi yolunu aramaktan vazgeçmiyoruz.

BEREKET



Bolluk Bereket ve Zenginlik için 60 günlük Şifa Programı    


Nedir?      “Dilediğini iste ve sana dönsün” Yaradan ın bizden yapmamızı istediği şeydir. Yaradan herkese yetecek kadar çok, hayal edilemeyecek kadar fazla bolluğu ve bereketi olan bir evren yarattı. Tek yapmanız gereken İlahi Doğum Hakkınız olan bolluk ve bereketin kapısını çalmaktır ve o size açılır.

Amaç?      Amaç sizi ‘Bolluk ve Bereket Kanalına’ çekmektir. Evren sizi, olabildiğiniz kadar siz olmanız için bekliyor. Bolluk ve bereket sizin tam olarak bilinçli bir birey olmanızın vesilesidir. Eğer gerçekten hayatınızda ilerlemeye hazırsanız, bu Bolluk ve Bereket Şifa Programı size oraya götürecektir.

Hazırlık?      Bu çalışmayı 60 gün boyunca her gun yapmaya söz vermeniz, sorumluluğu almanız gereklidir.  Eğer bir günü kaçırırsanız, programa tekrar baştan başlamanız gerekmektedir. Tam olarak 60 gün boyunca bu şifa programını tamamladıklarında, pek çok insanin hayatlarının daha iyiye doğru dönüştüğünü fark ettiler.

Bu program nasıl uygulayacağız?    

Bu alıştırma her gün 15 dakika boyunca yapılmalıdır. Alıştırmaların sırası önemlidir. Sırasıyla yapılmalıdır. 3 bolümden oluşmaktadır:

   1. 1. Bolluk ve Bereket Şifa Duası ( 2 dk.)
   2. 2. Bolluk ve Bereket Olumlamaları (12 dk.)
   3. 3. Bolluk ve Bereket Şifa Anahtarları (1 dk.)

1> Bolluk, Bereket ve Zenginlik için Şifa Duası    

Teşekkür ederim Tanrım. Simdi bilinçaltımda paraya ve bolluğa olan tavırlarımın içsel şifasını kabul ediyorum. Bütün kalbimle bu iyileşmenin tüm yanlarını minnettarlık, teşekkür ve sevgiyle kabul ediyorum. Sadece bir tek Yaratıcı Sebep vardır, o da Tanri. Sadece bir tek ortak bilinç vardır, o da Tanrı. Sadece bir tek yaşam vardır, o da Tanrı. Sadece bir tek öz vardır, o da Tanrı. Sadece bir tek kaynak vardır, o da Tanrı.

Bu mevcut sürekli yayılan evren, Tanrının medarı iftiharıdır. Evren esnek, akıcı, ilerleyen bir yaratıdır. Yaratıcılık, Bilinç, Hayat ve Tanrının Özüyle birlikte tamamen canlıdır. Tanrı, herkesin bu evrensel bolluk ve bereketin ihtişamını paylaşması demektir. Tanrı benim için onun bolluk ve bereketini paylaşmam demektir.

Tanrı beni yarattı o halde onun isteğinin bir aracıyım. Tanrı beni yarattı böylece benim içimden kendini gösterdi. Tanrı beni ilahi sevgi ve bilgeliğin bir kanalı olmam için yarattı. Tanrının isteklerini yerine getirebilmek, onun işlerini yapabilmek ve Tanrının sevgisini alabilmek ve bu olası basarîyi meydana getirebilmek için evrendeki tüm olası kanallardan gelen bolluk ve berekete açığım. Bolluk ve bereketin bana dönmesini hak ediyorum ve buna layığım.

Bu yüzden Tanrı’nın bolluk ve bereketin para, enerji, neşe ve sevgi kalıplarındaki sirkülâsyonunu kabul ediyorum. Para benim için Tanrı’nın bana olan sevgisinin fiziksel manifestosudur.  Para, Tanrı’nın mali işler dünyası ruhunun dolaşımıdır. Para, Tanrı’nın hayatımdaki hareketidir ve herkese karsı harika bir biçimde, bütünsel olarak bir kutsanmadır.

Evrenin bolluğuna dâhil olmak benim doğuştan gelen hakkımdır. Parasal bolluğa sahip olmayı hak ediyorum ve hayatımda bu parayla zenginleşiyorum. Tüm istediklerim ve ihtiyaçlarım için gerekenden daha fazla paraya sahibim. Her zaman paramı akıllıca ve sorumluca kullanıyorum. Parayla ilgili cömerdim ve onu hem kendim hem de diğer tüm kişilerin en yüksek hayrına olması için dolaştırıyorum. Paranın bana ve diğerlerine iyi olduğunu biliyorum.

Para, Tanrı’nın hayatımdaki aktivitesinde, banka hesaplarımda, yatırımlarımda ve elimi koyduğum her şeydedir.  Benim param Tanrı’nın parasıdır: İçeri ve dışarı akmasına izin veriyorum. Bütün düşlerimi yerine getirmek için gereken desteği sağlayacak olan paranın kullanılabilir olduğuna olan inancıma her zaman güveniyorum.

Paramı verdiğimde, onun bana binlerce kat daha fazla geleceğini biliyorum. Para bana özgürlük getirir. Para beni keyiflendirir: Onu takdir ediyorum ve Tanrı’ya onun için teşekkür ediyorum. Bu özgürce akan bolluk ve bereketin her zaman bana aktığını ve Dünya sona ermeksizin devam edeceğini biliyorum ve bileceğim. Tüm bu inançlarımı simdi gerçekliğime dönüştürüyorum. Amin.

2>Bolluk, Bereket ve Zenginlik için Şifa Olumlamaları:    

Toplamda 12 olumlama var. Her olumlamanın altında anlamını anlatan bir açıklaması var. Her olumlamayı niçin yaptığınızı anlamanız oldukça önemli. Olumlamaları kendinize sesli okurken gereken duygu ve hissi ortaya koyun. Sessiz de söyleyebilirsiniz ama sesli konuşursanız daha güçlü olurlar.

SADECE OLUMLAMALARI SOYLEYIN, ACIKLAMALARI DEGIL.    

Olumlamalara kelime olarak sadik kalın, kendiniz değiştirmeyin.  Eğer herhangi bir kelime sizi rahatsız ediyorsa onu değiştirebilirsiniz ama bu olumlamalarin bu kelimelerle verilmesinin bir amacı olduğunu unutmayın. Herhangi bir değişiklik yapmadan önce onlarla çalışmaya calisin.

Her zaman her yerde var olan Tanrı’nın Bolluk ve Bereket evrenini paylaşmamı engelleyecek, beni sınırlayan davranışlarımı, tavırlarımı ve inançlarımı atıyorum ve bırakıyorum.  Benim doğuştan hakkim olan Bolluk ve Bereketi talep etmeyi hak ediyorum ve buna layığım. Benim Bolluğum ve Bereketim herkesin ve her şeyin en yüksek hayrına işler ve diğerleri için de Bolluk ve Bereket yaratır.

   1. 1. Olumlama hakkında:      Yeni bir inanç sistemini yüklemeden önce, eskileri kaldırmanız esastır. Şimdiki Bolluk ve Bereket seviyenizden memnun değilseniz, bunun sebebi size sınırlayan, size geride bırakan inançlarınız, tutumlarınız ve davranışlarınızdır.  Bu tür kendinizden kaynaklanan sınırlamalar her zaman sizin kendinize olan değerlilik duygunuzu veya ne kadarını hak ettiğinizi düşünmeniz( genellikle başkalarından miras kalır) ya da Bolluk ve Bereketinizi başkalarından alarak sahip olabileceğiniz gibi korkularınızdan (yanlış bir inanç, mitostur) kaynaklanır. Bu limitlerinizi bırakmanız gerekir- ki bunlar iluzyondur- böylece bolluğa kendiniz açmış olursunuz.    

Farkında olmak, anlamak ve Tanrı’nın içimdeki iyiliklerin Kaynağı ve Özü olduğunu bilmek için kendi varlığımı –fiziksel&zihinsel ve ruhsal olarak-Yükseltiyorum.  Tanrı’nın evreninin mükemmelliğini Kabul ediyorum. Mükemmel zamanda, mükemmel bir şekilde, simdi Bereketli bir insan olmam için gereken rehberleri ve derslerimi kendime çekiyorum.

   1. 2. Olumlama hakkında:      Bolluk içinde ve Bereketli olmanız için Bolluk ve Bereketin prensiplerine, fiziksel & zihinsel & ruhsal olarak bir bütün olarak kendinizi adamanız gerekir.  Eğer vücudunuz Bolluk ve Bereketle ilgili korkular barındırıyorsa yâda zihniniz bollukla ilgili eski korkularınızı hatırlıyorsa veya spirituel ve dini inançlarınız size azla yetinmenizle ilgili inançlar yerleştirdiyse, bolluk ve bereket içinde ilerlemeden önce bu problemlerden kurtulmanız gerekmektedir. Evrenin en büyük zenginliklerinden biri de öğrenebileceğiniz başkalarının olması yâda öğretebileceğiniz başkalarının olmasıdır, bu da sizin bolluk anlayışınıza büyük bir kavrayış getirir.    

Tanrı boldur, sürekli ve sabit Bolluk/Berekettir, her zaman ve her yerde olan zengin Evrenin özüdür. Bu her zaman temin edinen sonsuz zenginlik Kaynağı ben olarak bireyselleşti- benim Gerçeğim olarak.

   1. Olumlama hakkında:      Gökyüzünde yıldızlara baktığınızda Tanrı’nın yaratımının mucizelerinin sadece ufacık bir parçasını görüyorsunuz.  Her bir kişi için yeterli sayıda görünen sahip olabileceği birer yıldız var.  Daha keşfedilmeyi beklemeyen bir o kadar da çok yıldız daha var. Kendinizin bir yıldız olduğunu düşünün ve bir sürü gezegenin sadece sizin kullanımınız için ganimetlerini olduğunu düşleyin. Simdi eğer ihtiyaç duyarsanız kullanabileceğiniz başka yıldızların, gezegenlerin ve ganimetlerin olduğunun farkına varın. Bildiğinizden yâda hayal edebildiğinizden daha fazlasının olduğunu bilin. İste simdi Bolluk ve Bereketin gerçek doğasını anlamaya başladınız.    

Tanrı’nın benim dolu ve sonsuz Bolluk ve Bereketim olduğunun bilincindeyim. Tanrı’nın benim Sonsuz Zenginliğimdeki sürekli hareketinin her zaman bilincindeyim.  Benim bilincim Gerçekliğin Işığı ile doludur. Ben sınırsız bir varlığım.

   1. 4. Olumlama hakkında:      ‘Paranın kötülüklerin kaynağı olduğu’, ‘Paranın kirli olduğu’ fikirleri İnsan bilincinin derinine islemiştir. Gerçek şu ki, para sadece Tanrı’nın Dünya üzerindeki işlerini, insanlarının yerine getirebilmesi için dışa vurulmuş bir ruhtan başka bir şey değildir. Doğum hakkınız olan Bolluk ve Bereketi açabilmeniz için bilincinize kök salması gereken bu ruh tabanlı programın kökleri de Dürüstlük, Doğruluk ve Bütünlüktür.    


İçimdeki Tanrı’nın sürekli devam eden aktivitesine olan farkindaligim, anlayışım ve bilgim benim Bolluk İkmallerimdir/İhtiyaçlarımdır.  Benim bu Doğruluğa olan farkindaligim benim bolluğumu yaratır.

  1. 5. Olumlama hakkında:      Bolluk ve Bereket, evrenin size sağladığı ‘bütün olanaklara’ olan açıklığınızdan gelir. Eksiklik genellikle belirli birine yâda bir sonuca olan insani bağlanma duygusundan ileri gelir. Bu sizi sınırlayan bağlılıklar bırakıldığında özgür ruhunuz kendisini, sizin evreninizde olabilecek en mükemmel olanakları yaratır. Çoğunlukla ruhunuz size tamamen değişik bir sonuç yaratacaktır ve bu sizin hayal edebileceğinizden daha iyi bir sonuçtur.    

Kaynağım olarak Tanrı’nın bilinciyle, Ruhun özünü kendi benliğime çekerim. Bu Öz, benim teminim ve bu sebeple içimdeki Tanrı’nın bilinci benim Bolluk ve Bereket teminimdir.

  1. 6. Olumlama Hakkında:      Herkes – fark etsinler yâda etmesinler- Tanrı için çalışıyor. Tanrı size sağlık, yetenek, iş ve para formlarında gelen Bolluk ve Berekettir. Bolluk ve Bereket eksikliğinin nedeni, zenginliğinizin insanlar tarafından yapılmış kurumlara bağlı olduğu iluzyonuna kendi dikkat ve inançlarınızı koymanızdır. Bolluk ve Bereket kaynağa duyduğumuz tüm güvenden gelir.    

Benim Bol içsel ihtiyaçlarım hemen ve sürekli şekle girer ve isteklerime göre deneyimlenir. Tanrı hem ihtiyaçlarımı hem de isteklerimi içimdeki Bolluk ve Bereket Temini Prensiplerine göre toplamını yerine getirir.

  1. 7. Olumlama Hakkında:      Aradıklarınız aramanıza sebep olur’. Basitçe söylemek gerekirse, düşleriniz var çünkü Tanrı bu düşleri sizin aklınıza soktu. Tanrı bunları oraya koydu çünkü sizin onları tamamlayabileceğinizi söylüyor. Bolluk ve Bereket, Tanrı’nın sizin içinizde yarattığı her türlü ihtiyaç ve isteklerinizin desteklediği ‘şekil ve deneyim’ lerin tamamlanmasıdır.    

İçimdeki Tanrı her zaman Bolluk ve Bereketin bol sarf eden gerçek doğasını ifade ediyor. Bu gerçeğin farkındayım, tamamıyla eskileri bırakmaya ve Tanrı’nın benim her türlü görünüşüme yeterli Bolluk ve Bereketi şeklinde hayatıma girmesine izin veriyorum.

   1. 8. Olumlama Hakkında:      Bütün evreni sonsuza dek sarmalayan yıldız denizini tekrar düşünün. Bu enginliği tasarlamış Tanrı eksikliği bilmez. Bizim sınırlı akıllarımız Tanrı’nın görkemli yaratımının bütünlüğünün bolluğunu kavrayamaz, bu yüzden onun sınırlarını eksiklik iluzyonu olarak algılarız. ‘Salıverme ve Tanrı’ya izin vermek’ ruhun, bizim kendi kendimize kavrayamadığımız Bolluk ve Bereket yönlerine bizi göndermesidir. Tanrı’nın ve evrenin sizin için yaratacağı her zaman sizin kendi kendinize yaratacaginizdan daha iyidir. Bırakın olsun…    

Benim Bolluk ve Bereket Kaynağım olarak içimdeki Tanrı bilincim beni yükselten ve Bolluk Zenginliğinin Anayolunda tutandır. Bu eksiksiz farkindalik, anlayış ve Tanrı’nın bilgisi bu anayolda her türlü şekil ve deneyim olarak ortaya çıkar.

   1. 9. Olumlama Hakkında:      Toplumdan para ve bolluk/bereket hakkında yanlış tutumlar devralırız.  Gerçek şudur ki para ve bolluk/bereket iyi veya kötü değildir ama içinde ve dışında tarafsızdır/nötrdür. Sadece onları kullanışımıza bağlı olarak pozitif ve negatif sonuçlar doğururlar.  Para ve bolluk/bereket şimdi olduğunuzdan daha fazlanız olmanıza izin verir.  Şu andaki siz, şimdiye dek deneyimlediklerinizin yâda olacağınız yâda önceki yaşamlarınızda olduklarınızın bir göstergesidir.
   
Benim eksiksiz tamamlanmam olan içimdeki Tanrı benliğimin farkındayım. İlahi Bolluk ve Bereket eyleminin ebediyen hayatımda çalıştığını biliyorum. Yaratıcı Enerji akışının sürekli, kolayca ve çaba harcamadan Tanrı tarafından benim bilinçli farkındalığıma aktığının farkındayım.

   1. 10. Olumlama Hakkında:     Bedenlerimizin güçsüzleştiği ve zihinlerimizin unutkanlaştığı dünyada, keyif ve acı bizi ‘insan seklindeki spirituel ruhlar’ olarak değişmemize motive eden kuvvetli güçlerdir. Bizden önce sürekli, kolayca ve çaba harcamadan bir şeyler oluştuğunda doğru yolda olduğumuzu biliriz.  Uğraşma, acı yâda eksiklik olduğunda bu bizi cezalandırmak için değil farklı seçimler yapmamız için bizi motive etmek amaçlıdır, böylece doğum hakkımız olan neşeyi, sevgiyi ve bolluğu/bereketi deneyimleyebilelim.    

Bütün odağımı içimdeki Tanrı’ya veririm çünkü benim Bolluk/Bereket Zenginliğimin tek sebebidir.  Tanrı’yı her şeyin özü olarak Kabul ediyorum. Bolluk ve Bereketin içimdeki harekete geçen prensiplerine inancım var.

  1. 11. Olumlama Hakkında:      Tanrı’ya inanmak –İlahi Bolluk/Berekete, Sevgiye ve Merhamete- mantık ve bilimin gidemediği ve ‘pratik’ bir yararı olmayan boşlukları doldurur. Bu boşluklar atasözlerinde olduğu gibi sizden bir inanç sıçraması yapmanıza zorlamak için vardır ki böylece Tanrı’ya olan inancınız tamamlanmış olsun. Sonuç olarak inanç, nereye gideceğinizi tam olarak bilmeden gideceğiniz yere varacağınıza olan güveninizdir yâda o yolda neye ihtiyacınız olacağıdır. Bolluk ve Bereketin her ne zaman ihtiyacınız olursa orada olacağına güvenin.    

Bolluk ve Bereket içinde yasadıkça, Bolluk ve Bereket ile hizmet eder ve veririm.  Almak ve vermek her zaman benim içimde dengededir. Kendimi onurlandırdıkça,  seni de, Tanrı’yı da, kaynağı da ve kendim için olan nedeni de onurlandırırım. Bende olanı, elimden gelenin en iyisi olmak için kullanırım.  En büyük bolluk benim ben olmamdır, hayatimi yasamamdır ve sana hizmetimi vermemdir.

   1. 12. Olumlama Hakkında:      Evren Tanrı’nın islerini yapmakla ilgilidir. Eğer gerçekten anlam taşıdığın işi iyi yaparsan, iş artik sıkıntı, caba ve mücadele olmaktan çıkar. Is yapmaktan hoşlandığın şeydir ve kolay, çaba gerektirmeyen ve keyifli bir anlam taşır. Kalbinden hizmette bulunduğun zaman, evrenden binlerce kat halinde sana dönen bolluk ve bereketi alırsın. Bu alma ve vermenin daha büyük devirleridir, daha büyük çemberleridir, daha hızlı dönüşleridir ki böylece Tanrı’nın bütün varlıklarının paylaşması ve tadını çıkarması için genişlik ve bolluk/bereketi yaratılır.    

3> Bolluk ve Bereket Şifa Anahtarları    

Toplamda 6 anahtar var. Her anahtarın altında onun anlamının açıklaması var. Her anahtarı niçin Kabul ettiğinizi anlamanız çok önemli. Her anahtarı sessizce söyleyin çünkü anahtarları zihincinizi yeniden programlamak ve onu bolluk/bereket için koşullama adına kullanacaksınız (olumlamalar sizin evreninizi programlamak içindi).

SADECE ANAHTARLARI SOYLEYIN, ALTINDAKI ACIKLAMALARI DEGIL.    

Çok gerekli olmadıkça anahtarları değiştirmeyin.

Bu hayatta özel ve eşsiz bir görevim var ki bunu her gün her şekilde takdir ediyorum.  Amacımın benim tarafımdan, başkaları ve Tanrı tarafından her zaman desteklenmesini umut ediyorum. Bu beklenti her zaman karşılanır.

   1. 1. Anahtar Hakkında:      Kendine ve diğerlerine en iyi hizmeti verdiğin zaman, Tanrı’nın sevgisini ifade etmiş olursun. ‘Sevdiğin işi yap ve para gelir’ sözü doğrudur.    

Özel amacımı, kendimin ve etrafımdakilerin eşsizliğini tamamen takdir ederek sürdürürüm. Benliğimi diğerlerinin dayatmaya çalıştığı negatiflikler, yargılamalar ve dogmalardan serbest bırakıyorum. Kendi benliğimi gerçekligin ışığıyla, açıklığın sıcaklığıyla ve sevgi dolu iyiliğin ruhu ile dolduruyorum.

  1. 2. Anahtar Hakkında:      Gerçek su ki, ‘iyi insanlar önce bitirir’. Müşterisine (dolayısıyla evrene) hizmete odaklanmış firmalar ve insanlar, gerçekten başarılı olanlar ve devasa-zenginliği kazananlardır. Başkalarına kendinize davranılması istediğiniz gibi davranırsanız, sayısız zenginliğin kapısını açarsınız.    

Amacımın tamamlanması için her turlu olası kanallara açığım. Kendimin ve başkalarının başarılarıyla keyiflenirim. Başarısızlık sayılmış mevcut durumları öğrenme ve hediye olarak görürüm. Başarı yâda başarısızlık olarak açıklanmış olsun yaptıklarımın hepsi, herkesin en yüksek hayrı içindir.

  1. 3. Anahtar Hakkında:      Herhangi biri düş yada istek tamamlanabilir çünkü evrenin bolluk ve bereketi sınırsızdır. Tamamlanmayı sınırlayan şeyler kanalların ne olacağı hakkındaki negatif yargılamalar yâda başarı ve başarısızlık olarak adlandırılan şeylerin ne olması gerektiğidir.  Herkesin en yüksek hayrı için hizmet ettiğiniz zaman, kaçınılmaz şekilde daha büyük bir bolluk/bereketin içinde çekilirsiniz.    

Benim özel amacımın tamamlanması için gereken her neyse isterim ve alırım. Amacıma niyetime olan eksiksiz bütünlük, açıklık ve kararlılıkla odaklanırım. Benim niyetimin saflığı yolumdaki bütün engelleri aşar.

  1. 4. Anahtar Hakkında:      Niyetinin saflığı, her zaman hedefine ulaşman için önüne çıkan engelleri aşman için seni ileri iter. Engellerin boyunca yolunda çalıştıkça, bu problemlerin her zaman sana ellerinde hediyelerle geldiklerini göreceksin. Kararlılık, açıklık ve eksiksiz bütünlük yoluna çıkan hediyeleri Kabul etmene ve görünür eksiklikten bolluk ve bereket yaratmada kullanman için izin verir.    

Özel amacımın etrafımda doğallıkla, kolayca ve çaba sarf etmeden açılmasına izin veriyorum.  Ben kendi özel amacımı takip ederken, karsılaştığım diğer tüm kişilere olabildiğim kadar yardımcı oluyorum. Hizmet ettikçe hizmet alıyorum, Sevgiyi alıyorum ve veriyorum.

   1. 5. Anahtar Hakkında:      Hayatinin anlamını takdir ettiğin zaman, senin en yüksek potansiyelinden faydalanırsın. Varlığının bütün zengin genişliği hedefini fizikalitede meydana getirebilmen için sana açılır. Hayatin kararlılık ve açıklık ile akar. Başkalarının hedeflerini meydana getirebilmeleri için yardımcı olman daha iyidir. Bu diğerleri de karşılığında seni motive ederler ve desteklerler. Uzun vadede, herkes sevgiyi alıp verme yeteneğiyle ortak zenginleşme hedefine ulaşmada daha iyi olacaktır.    

Hayatin bana verdiği bütün hediyeleri için gerçekten müteşekkürüm ve minnettarım.  Hayatımın özel amacına ulaşmak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.  Ben her zaman en yüksek ideallerim için yasarım. Bütün iyi dilekler sürekli aksin inşallah.

   1. 6. Anahtar Hakkında:     Hayatında kalbinden sevecenlikle, teşekkürle ve minnettarlıkla koyduğun her şey, sana binlerce kat daha fazla geri döner. ‘Sevgi ve yetenek birleştiğinde, bir şaheser bekle’ sözünü duymuşsunuzdur. En yüksek ideallerinizin altında kararlar aldığınızda, evrende size ayni şekilde cevap verir.
   
Bu program Nazi Katliamından dolayı hayata küsmüş birini bile mutlu ve umutlu bir insana dönüştürmüştür. Bunu bilmenizin tek yolu sizin bu program denemenizdir. Diğer tarafta görüşürüz!

Credits: John Randolph Price’in “Prosperity Program”, Sunny Jimenez(HLC)’nin “Treatment for Money” ve Yeni Zelanda Karal Studio’nun “Keys to Abundance” kitaplarindan alıntıların çevirisidir.     

ANNEMM

Keşke bırakıp gitmeseydin hiç.

Bak, kimse yok yanımda.

Ne bir günaydın diyen, nede hoş geldin diyen.

Akşamları içine sevgi katılmış yemeklerini.

Gece uyurken üzerimi örten, merhamet dolu ellerini…

Kalbini ve ruhunu verdiğin o günleri.

Özlüyorum hem de çok…



Sen gittikten sonra her şey daha zor oldu anne.

Hayatın bütün yükleri bir anda üstüme geldi.

Ne pencere kenarlarında bekleyen, nede yolumu gözleyen…

Birileri yok artık anne.



Keşke, sen yanımda olsaydın anne.

Yaşamaktan yoruldum anne.

Biliyorum, artık gelemeyecek kadar uzaksın.

Benim de ne umudum kaldı, nede direncim.



Yine bir gece sessiz…

Yine bir gün kimsesiz…

Yine haftalar, aylar, yıllar sensiz.

Sen gittikten sonra hayat çok zor be anne…

anne

Hani hayallerin vardı; bizlerle paylaştığın pamuk şekeri tadında… Hep mutluluğu, güzelliği hayal ettiğin o anlar, o akşamlar, o günler… Sen öğretmiştin bize zorluklara göğüs germeyi, hayatla mücadele etmeyi. Sen öğretmiştin iyiyi, kötüyü. Sen öğretmiştin doğruyu yanlışı. Sen öğretmiştin sevgiyi, merhameti, insanlığı… Sen bizim ilk öğretmenimiz, sen bizim ilk dersimizdin.


Sen hiç yorulmaz, sen hiç usanmaz, sen hiç bıkmaz mıydın? Senin ne gecen vardı ne gündüzün… Birimiz ağlasak birimize koşar. Birimiz acıksak birimize yemek yetiştirir. Birimiz düşsek birimizi kaldırmaya koşardın. Biz sana yeri geldi Aşçı dedik. Yeri geldi Doktor dedik. Yeri geldi Hızır dedik. Biz sen ne olursan ol, sana hep ANNE dedik.

Bize o güzel hikâyelerinden anlatırdın her gece bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan. Sonra başlardın bizlerin kocaman çocuklar olup, okula gideceğimiz o günleri hayal ederdin. Sonra devam eder, üniversiteyi bitireceğimiz o günlere kadar gelirdin. Yine devam ederdin, askere gideceğimiz o günleri düşünürdün. Sonra bizi iş güç sahibi yapar, çoluk çocuğa katardın. Torunlarını seveceğin, gelinlerinle damadınla geçireceğin günlerin hayali ile devam eder giderdin.

Bak oldu mu şimdi?

Bizler senin hayallerine çok yakınız. Ama sen bir anda çekip gittin aramızdan. Hem de bir daha dönmemek üzere. Birlikte kurmuştuk hayalleri, birlikte yaşayacaktık pamuk şekeri tadında hayatı… Sen yine devam edecektin, bizim Öğretmenimiz, Doktorumuz, Aşçımız…  Olmaya. Böyle mi anlaşmıştık, böyle mi konuşmuştuk seninle biz…

Hiç düşünmemiştik beyaz mermerli bir evinin olacağını. Şimdi sen o soğuk mermer evinde, bizler burada rahat evlerimizde. Oldu mu böyle ayrı gayrı? Hani hep birlikteydik. Hani hep birlikte gerçekleştirecektik hayallerimizi… Biz seni hep böyle soğuk beyaz mermerler de mi hatırlayacağız. Biz seni hep soğuk mermer evinde mi ziyaret edeceğiz.