ANNEYE NE SÖYLERDİNİZ” KONUSUNDA BENİM DÜŞÜNDÜKLERİM
Okurlarıma gösterdikleri ilgi ve sabır için teşekkür ederim. Kendi fikrinizi yazma yerine, ”Neden sorunları okurlarla paylaşıyor ve onların görüşlerini alıyorsunuz," diyerek rahatsızlık gösteren okurlarım oldu. Bana ve fikirlerime değer verdikleri için kendilerine teşekkür ediyorum, ama sosyal medyanın verdiği olanaktan yararlanarak herkesin duygu ve düşünceleri ile gerçeği arayan insanlar olarak birbirlerine katkıda bulunmasını önemsiyorum. Konunun önemi ile ilgili bir bilinç oluşturma gayreti içindeyim. Bilen insanın tavrı içinde fetva verircesine yazmak ve konuşmak bana yanlış geliyor; herkes hakikatin keşfedilmesine katkıda bulunabilir. Ben oluşan sohbet ortamından şahsen çok yararlanıyorum.
Gelelim konuya: önce genel olarak çocuk yetiştirirken benim dikkat edeceğim şeylerden söz edeceğim, daha sonra anlatılan anne kız ilişkisinden.
Çocuk yetiştirirken herşeyden önce çocuğun davranışından çok çocuğun düşünüş tarzını, değerlerini ve karakterini geliştirmeye öncelik verirdim. Bunun için şunlara dikkat ederdim:
1- Çocuğumla sürekli sohbet içinde olmaya özen gösterirdim. (Yaşamı ve olayları birlikte gözlemlemek; anlayacağı dilden sorular sormak, anlattığını dinlemek, yeni sorular sormak.) Amacım yaşamda her an seçenekler olduğunun farkına varmasını sağlamak.
2- Her bir davranışın altında bir seçim vardır. Bu seçim ya BEN bilinci içinde yapılır, ya da BİZ bilinci içinde. Çocuğun anlayabileceği dilde BEN seçimlerinin sürekli sorun yaratacağını, BİZ seçimlerinin ise sorun çözeceğini örneklerle gösterirdim.
3- Her insanın olduğu gibi benim çocuğumun da sınırları ve sorumluluğu olduğunu sohbet içinde açık seçik gösterirdim. Değişik masal öykü ve olayları konu edinen sohbetlerle çocuğumun karakterini inşa ederken BİZ’in temelindeki değerleri (hakkaniyet, empati, yardımlaşma, sevgi ve güven) gösterirdim. Çocuğuma var olmakla sahip olmak arasındaki farkı anlatan öyküleri inceleyerek sohbet konusu yapardım.
Gelelim mektup yazan annenin durumuna:
A- Annenin çocukla sürekli sohbet içinde olduğuyla ilgili bir veri yok. Çocuk yıldızlı topu eline alıp koşmaya başladığında daha önce oluşturulmuş bir çerçeve olmadığı için bir ‘iletişim çerçevesi boşluğu’ oluşuyor, izlenimi oluştu bende.
B- Anne kızını ısrarla kucağında tutup, onun istediği topu almak için çabalamaya başlayınca, anne çok güçlü şekilde 6 tanıklık boyutunu kızına yaşatıyor (önemlisin, doğalsın, değerlisin, güvenilirsin, sevilmeye değersin, ben senin anenim; benim kızımsın). Ve çocuk sakinleşiyor; varoluşunun değerini yaşayan çocuk, artık topa ihtiyaç duymuyor.
C- Çocuk sakinleştikten sonra altın değerinde bir sohbet fırsatı kaçırılıyor; esas çocuk karakterini inşa etme fırsatı orada oluşmuştu.
Özetlersem, çocuk yetiştirmek demek çocuğun yaşamı, kendini, ilişkilerini keşfetmesi için onunla sohbet içinde olmak demektir. Bu süregiden bir keşif yolculuğudur. Bu keşif yolculuğu içinde çocuk BİZ değerlerini öğrenir ve karakterini inşa eder. (Bu konuları daha geniş bir kapsamda GELİŞTİREN ANNE BABA kitabımda anlatıyorum.)