16 Ağustos 2017 Çarşamba

ŞALGAM ANNE SÜTÜNÜ ARTIRIR

Şalgamın içerdiği birçok vitamin, mineral ve bileşenler sağlık açısından önemli katkılar sağlar. Bu özelliği sayesinde şalgam, kalp sağlığını korumaktan kanserle mücadeleye, cilt sağlığından damar sağlığına kadar birçok açıdan sağlığımıza hizmet etmektedir.
İçerdiği Omega-6 yağları ve diyet lifleri sağlığımıza olan faydaların alanını daha da genişletmektedir. Diyet lifleri genel anlamda sindirim sistemi sağlığını korumaya yardımcı olurken Omega-6 yağları saç ve cilt sağlığından iltihaplara kadar birçok alanda sağlığımıza hizmet eder.
Şalgam Kanseri Önler: Şalgam kanser hastalığı ile mücadele eden sebzeler arasındadır. Şalgam diğer sebzelerde olduğu gibi kanser hastalığı ile mücadele edecek doğal besinler ve antioksidanlar açısından zengindir. Şalgamın içerdiği glukozinolat seviyesi çok fazladır. Laboratuvar araştırmaları glukozinolat bileşeninin karaciğerdeki toksinler ve kanserojen maddelerle etkileyici bir şekilde mücadele ettiğini ortaya koymaktadır. Hatta bu maddenin tümörlerin büyümesini önlediği söylenmektedir. Bunun dışında şalgamın etkili bir antioksidan olması kansere neden olan serbest radikallere karşı bünyeyi koruduğunu söyleyebiliriz. Antioksidan özelliği sayesinde şalgam serbest radikallerin vücuttan atılmasını sağlar.
Şalgam Kalp Sağlığını Korur:  Şalgam, kalp krizi ve kalp hastalığının önlenmesinde önemli rol oynadığı düşünülen çok önemli bir anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. Bu özelliği sayesinde kolesterolü sağlıklı seviyede tutmayı başarır, bunda folatlar da önemli rol oynarlar. Ayrıca kalp damar sağlığı için çok önemli olan B vitaminini fazla miktarda içermektedir.
Şalgam Bağışıklık Sistemini Korur:  Şalgam C, A, E vitaminleri açısından oldukça zengin bir besin maddesidir. Bunun yanında manganez ve beta-karoten de dahil olmak üzere çok sağlam bir antioksidan özelliğinin olması bağışıklık sistemine inanılmaz katkı sağlar. Şalgamın kökleri C vitamini daha fazla içerir ve özellikle yaprakları antioksidan özelliği daha fazladır. Çok etkili bir antioksidan olması serbest radikalleri ortadan kaldırmasının yanında hücrelerin yenilenmesi, hasarlı hücrelerin onarılması, hücrelerin sayısının artması, DNA hasarlarının giderilmesinde bağışıklık sisteminin ihtiyaç duyduğu besinlerin sağlanması gibi birçok açıdan katkı sağlar. Bütün bu katkıları ile şalgam çelik gibi bir bağışıklık sisteminin temellerini atmaya yardımcı olur.
Bağırsak Hastalıklarına İyi Gelir: K vitamini ve omega-3 yağ asitleri: şalgam bu iki mükemmel anti-enflamatuvar maddelerin kaynağıdır. K vitamini, vücudun enflamatuvar sisteminin güçlü bir düzenleyicisidir. Yapılan birçok bilimsel araştırma, omega-3 yağ asitlerinin, vücudun enflamasyon sistemini ciddi anlamda desteklediğini ve kronik enflamasyonun sonucu olabilecek kalp, artrit ve diğer hastalık riskini azaltmaya yardımcı olduğunu ortaya koymuştur. Bunun yanında bağırsak hastalıklarına karşı tedavi amaçlı olarak kullanılacağı gibi bağırsakları hastalıklara karşı koruma özelliği vardır.
Şalgam Sindirim Sistemi Sağlığını Korur:  Şalgam vücudun sindirim sistemini desteklemeye yardımcı olan  lifi yüksek miktarda içermektedir. Bu konuda yapılan bazı bilimsel araştırmalar, şalgamın içerdiği element ve bileşenlerin sindirim sistemini enfeksiyonlardan ve bazı zararlı bakterilerden koruduğunu ortaya koymuştur.
Şalgam Kemik Sağlığını Korur: Şalgamın bol miktarda içerdiği kalsiyum ve potasyum, sağlıklı kemik gelişimi ve osteoporoz gibi kemik hastalıklarını önlemek için yardımcı olur. Özellikle çocukların sağlıklı iskelet sahibi olmalarına ciddi katkıda bulunabilir.
Şalgam Kilo Vermeye Yardımcı Olur: Yüksek miktarda diyet lifi içermesi bağırsakların sürekli hareket halinde olmasını sağlar. Bunu ise bünyenin gereksiz maddeleri daha hızlı dışarı atmasına yardımcı olur.  Bütün bunların yanında iyi miktarda su içerdiği için kabızlık sorununa 

3 Ağustos 2017 Perşembe

yüzmek

İNSAN SUDA NEDEN BOĞULUR..
15 yıldır ilimiz ve çevre illerde yaşanan 200 ün üzerinde
boğulma vakasında görev yaptım. Ve boğulma sebeplerini
şöyle gözlemledim. Normal şartlarda bir karpuzu dahi suya
batıramayız. Çünkü karpuzun içerisindeki küçük hava
keseleri karpuzun suyun yüzeyinde kalmasını sağlar.
Aslında insanlarda suyun üzerinde kalmaları için
ciğerlerimizdeki hava keseleri yeterlidir. Kişi suya girer
yüzerken veya su içerisinde gezerken sakin bir şekilde nefes
al - veri sürdüğü sürece suyun yüzeyindedir. Çünkü sakin
nefes alan kişi ciğerlerindeki havanın tamamını dışarıya
vermez ve dudak seviyesinde suda nötr kalır. Fakat normal
hayatta dahi korkan kişi hızlı hızlı nefes alıp verir. Su
içerisindeki kişi kıyıdan uzaklaştığını fark edince veya
ayağına suda sarmaşık vs. değdiğinde korkuya kapılır.
Örneğin kıyıdan “çok uzaklaştım dönebilecekmiyim ?” veya “
ayağıma değen canlı- bitki neydi ? bana zarar verir mi, ?
boğulmama neden olur mu ?” soruları korkuyu tetikler ve
suyun yüzeyine tamamen çıkmak için hızlı hızlı hareket
ederek çok fala efor sarf edip ciğerlerimizdeki hava
keselerini daha fazla doldurmak için dolu dolu nefes alma
gayretine girer. Fakat ciğere dolan fazla havanında tekrar
nefes al-verin de atılması gerçekleştiğinden nefes verince
batmaya başlar. Filmlerde ki gibi öyle abartılı su yutmaz
fakat istem dışı nefes borusuna kaçan bir miktar suyu fark
eden gırtlak kası otomatik olarak bu yanlışa bir son vermek
için beyinden gelen komutla kendini kapatır ve boğulma
gerçekleşir. Boğulurken çok acı çekmez sadece ciğerlerinde
yanma olur ve yetişkinler 50 saniyede çocuklar 20 saniyede
suya batar. Su içerisinde beyin ölümü suyun sıcaklığına göre
değişir ama yetişkinlerde 3-4 dk. bebeklerde 5-6 dk. dır.
BOĞULMA TEHLİKESİ GEÇİRİYOR İSEK ŞUNLARI
YAPMALIYIZ !
Öncelikle sakin olup yavaş yavaş nefes almalı, ellerimizi
suyun yüzeyinde sakin sakin suyu okşar gibi gezdirmeli,
ayaklarımızı bisiklet pedalı çevirir gibi veya dans eder gibi
karnımıza çekerek çok yavaş hareket ettirmeliyiz. Böylelikle
kendimizi yormayacağımız için ciğerlerimizdeki havayı da
kontrolsüz al-ver yapmayacağımızdan belli bir süre sonra
suyun yüzeyinde yükseldiğimizi göreceğiz.
BOĞULAN KİŞİYE MÜDEHALE !
Geçen yıl gittiğim bir boğulma vakasında 4 çocuk birbirini
boğmuştu. İstanbul karaburunda boğulma tehlikesi geçiren
8 yaşındaki kız çocuğunun kendisine yardıma gelen
amcasının can havliyle bileğini kırması da boğulan kişinin ne
kadar tehlikeli olabileceğinin birer örneğidir. Boğulan kişiye
cankurtaran eğitimi aşmamış isek suya girmeden sözlü
telkinlerde bulunarak bir şeyler uzatmalı, uzak mesafede ise
piknik topu, kuru ağaç parçası veya kola şişesi gibi
batmayan malzemeler atabiliriz. Çok iyi derecede yüzme
biliyorsak yüzerek gidip arkadan yaklaşmalı bayan ise veya
uzun saçlı ise saçından çekerek, erkek ise arkasından kol
altından sararak kıyıya çekmeliyiz. Su içerisinde kesinlikle
bize sarılmasına fırsat vermemeli şayet sarılmış ise
kurtulmak için suyun dibine doğru dalmalıyız. Yok bunları
yapamıyorsak bırakın boğulsun 1 ölü birkaç ölüden iyidir.
ÜLKEMİZDE HER YIL 900 KİŞİ SUDA BOĞULMA SONUCU
HAYATINI KAYBEDİYOR. Akıllı olun. 

2 Ağustos 2017 Çarşamba

bu günün tekrarı yok :)

Yaşamak güzeldir ve bugünün de tekrarı yok.Bu gün de mutlu olmayı seç lütfen,kendinden çalma, durup durup sarıl sevdiklerine bol bol nefes al giyin süslen yürü koş spor yap muzik dinle sevdiklerinle kahve iç sohbet et :) :) hayatı sev hayat sevince güzel :)

MATEMATİK KÖYÜ :)

Matematiğin köyünü kurdular bu ülkede, Şirincede. İsviçre'de değil ciddiyim burada, azıcık güneyde, İzmir yakıblarında, daha önce herkesin unuttuğu bir yerde. Ben gittim, pek de sevdim. Gelen herkese hayatın her alanındaki matematiğin ilhamla öğretilmeye çalışıldığı, yemyeşil doğanın taş binalarla birleştiği, görenlerin diblerinin düştüğü bir yer Matematik Köyü.
Yazın kuruluğuna rağmen serin ve yemyeşil, bilge bir yer. Ve şimdi yıkım ile karşı karşıya...
Peki neden?
Kim halka açık, güzeller güzeli taş bir tiyatroyu yıkmak ister?
Sanırım bu genetik bir problemin sosyolojik yansıması... Anlaşılmıyor değil mi ne demek istediğim? Açıklayayım:
İskenderiye kütüphanesini yıkanlar, 2. Dünya savaşı öncesi Almanya'da kitapları yakanlar, Allah'ın ilmiyle savaşıp Şeytanın dinini bu gezegende yaymak için yola çıkanların soyundan mı geliyor acaba gözlerini Matematik Köyüne dikmiş olanlar?...
Böylesine güzel bir şeyi yıkmak için genetik bir rahatsızlıktan muzdarip olmalı insan diye düşünmekten başka aklıma bir şey gelmeyecek kadar hayretteyim.
Yıkmak yerine sahiplensek... Devlet desteği verip, mesela Türkiye Matematik Köyü yapsak!
Matematik Köyü'ne karşı olanlar bir tarafta, bilim, ilim, sanat kısacası Yaradan tarafından bahşedilmiş insanı insan yapan tüm yüce özelliklere sahip çıkmak isteyenler bir tarafta... ve ruhumda dünyalar savaşı... Nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsunuz, Matematik Köyü gibi ilham dolu medreselerin olduğu mu yoksa bu ilhama savaş açanların hüküm sürüdüğü mü?
Nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsunuz? Hatırlatayım, neyi koruyorsanız ona layık olursunuz.